Münih Eğitim Ataşeliği

Ataşemizin velilere 2018-2019 eğitim öğretim yılı tavsiyeleri

Münih Başkonsolosluğu Eğitim Ataşesi Prof. Dr. Mustafa Çakır, 2018-2019 eğitim öğretim yılı başlaması münasebetiyle yayımladığı mesajda, yurt dışında yaşayan çocuklarımızın okul başarısı, Türkçe ve Türk Kültürü Dersi ile velilerin çocuklarının eğitimiyle ilgili çalışmaları ve özellikle okul aile birliği faaliyetlerine katılımıyla ilgili konulara değindi. Avusturya’da aylık dönemlerle yayımlanan Haber Avrupa Gazetesi ve buradan mahreç gösterilerek pek çok haber sitesine konu olan mesajın tam metni aşağıda yer almaktadır.
Ataşemizin velilere 2018-2019 eğitim öğretim yılı tavsiyeleri

Yeni eğitim öğretim yılı başlarken

Her sene eğitim öğretim yılı başlarken bütün paydaşların dileği, öğretim yılının herkesin hayrına olması, sağlıklı ve başarılı bir eğitim öğretim yılının yaşanması yönünde oluyor. Eğitimle ilgili yazılarda da çocuklarımızın okul başarılarının daha yukarılara çıkarılabilmesi için çeşitli öneriler yapılıyor. Ben de bu yazımda çocukların okul başarısı, Türkçe ve Türk Kültürü Dersi ile velilerin çocuklarının eğitimiyle ilgili çalışmaları üzerinde duracağım.

Eğitim konusunda yapılan önerilerin çoğu öğrenciyi merkeze alan bir yaklaşım içinde olmakla birlikte, sorumluluğu daha çok öğrenciye ve okula yüklüyor. Bir çocuğun okul başarısı, sadece çocuğun çabası ve devam ettiği okul idaresinin yönetim organizasyon kabiliyeti ile sınırlı olmayıp, çocuğun dışında kontrol edemediği değişkenlerle de yakın ilişki içindedir. Çocuğun sağlıklı bir aile ortamının olması, evinde kendine ait yaşam alanı oluşturulması, öğretmeni ile ilişkisi, ailenin okul ve öğretmenle kurduğu ilişki, çocuğun dışında gelişen, ama okul başarısında etkili olan unsurlardan bir kısmıdır. Ailelerin çocuklarını okula göndermekle yasa karşısındaki sorumlulukları ortadan kalkmakta, ancak çocuğun okulda akranları ve öğretmenleri ile olan ilişkilerinin sağlıklı bir zeminde yürütülmesi ve okul başarısının takip edilmesi konusundaki sorumluluğu devam etmektedir.

Okula giden çocuğun sorumluluklarından bir kısmı, okul öncesi eğitimden başlayarak iyi derecede Almanca öğrenmesi ve okula düzenli olarak devam etmesi, verilen ödev ve proje çalışmalarını öngörülen süre içinde eksiksiz yapması, ders içinde ve dışında öğretmenleri, arkadaşları ve diğer görevliler ile sağlıklı ilişki kurmaya çalışmasıdır.

Burada veli ve öğretmen ilişkisi çocuğun okul başarısının takip edilmesi, belli bir amaca bağlı yönlendirilmesi ve gerektiğinde eksiklerinin tamamlanabilmesi için özel destek verilmesi kaçınılmazdır. Unutulmamalıdır ki çok dilli ortamlarda yetişen çocuklar iyi yönlendirilmeleri halinde, yetişkin yaşlara geldiklerinde, yaşadıkları ülkelerdeki sosyal çevreye olumlu katkılar sağlayabilir.  Köken kültürü ile bağının canlı tutulması halinde, vatandaşlık bağı ile bağlı olmasa bile yaşadığı ülke ile geçmiş yaşantıların olduğu ülke arasında sosyal, kültürel, ekonomik boyutlarda belirleyici, öncü roller üstlenebilirler. Bu durumda hem kendileri hem de söz konusu edilen ülkelere olumlu katkılar sağlayabilirler.

Türkiye kökenli bir çocuğun öğretim dili Almanca olan bir okulda başarılı olması öğretim dilini öğrenmesi kaçınılmazdır. İyi derecede Almanca bilgisi, teorik eğitimin yanı sıra meslek eğitimi için de gereklidir. Meslek eğitimi alan bir çırağın, kalfanın, ustanın Almanca bilgisinin yeterli olmadığı durumda, önüne çıkan sınavları geçemeyeceği; eğitimini yarıda bırakacağı unutulmamalıdır.

Bireylerin toplum içinde belirleyici ve öncü rolleri üstlenebilmesi için Almancanın yanı sıra Türkçeyi de aile ve arkadaş çevresindeki günlük konuşma dilinin üzerinde, akademik dil olarak da okuyup yazacak yetkinliğe sahip olması gerekmektedir. Giyim, kuşam önemli bir referanstır ve belli bir maddiyatla iyileştirilebilir; bunun yanı sıra bir alana yönelik bilgi birikimi edinmek ve o birikimi toplumsal ve sosyal alanda etkili konuşma ve yazma yoluyla paylaşma becerileri eğitimle kazanılır.

Bu nedenle çocuklarımıza geçmiş ve gelecek arasında önemli bir bağ olma özelliği taşıyan Türkçeyi öğretelim; onları Türkçe öğrenmeleri, Türkçe konuşmaları için teşvik edelim. Türkçeyi akademik düzeyde öğreten öğretmenlerle işbirliği yapalım.

Eğitim hayat boyu gidilen bir yoldur ve bu yol, insan hayatının belli dönemlerinde okul dediğimiz kurumlardan geçer. Bu kurumlarda görevli öğretmenler de alan bilgisinin yanında, bu bilgiyi nasıl ve hangi sırada öğretecekleriyle ilgili yöntem ve teknikleri iyi bilirler. Bir öğretmenin diğer öğretmenden farkı, kişilik özelliğinden kaynaklanır. Ancak en yeni öğretmen, en deneyimli öğrencinin önündedir. Velilerimiz, bu öğretmenler ile çocuklar arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinden de sorumludur.

Öğretmenler, çocuklarımıza aile ve arkadaş çevresinde konuşulan Türkçenin dışında, meslek hayatında ihtiyaç duyacakları dili öğretirler. Öğrenilen dil kitap okuyarak da pekiştirilir. Okulda öğrenilen Türkçe hem meslek hayatında yeni ufukların açılmasına yardımcı olur, hem de tek dilli insanlara göre avantajlı bir pozisyon açar. Çocukların erken yaştan itibaren iki dili birlikte öğrenmesi, onların yaşadıkları çok kültürlü ortamlara uyum sağlamaları konusunda bir engel oluşturmaz. Aksine ortak payda olan dil, kimlikle ilişkili olduğu için bireyin zihnindeki aidiyetle ilgili soruların ortadan kalkmasına, özgüveninin pekişmesine ve geleceğe güvenle bakmasına yardımcı olur.

Velilerin çocuklarını bu bilinçle yetiştirmeleri, Türkçe ve Türk Kültürü dersi verilen okullarda görev yapan Türkçe öğretmenleri ile yakın ilişki içinde olmaları, bu derslerin sürdürülebilirliği açısından da yararlı olacaktır. Öte yandan, çocuklarını Türkçe dersi aldırmak için okula getiren velilerin bir araya gelmeleri için ortam oluşmuş olacak ve bu sosyal ortamlarda her bir veli kendi çocuğunun yaşadığı sorunları paylaşma imkanı bulacak ve birlikte çözüm arayabileceklerdir. Veliler; öğretmen ve okul idaresi ile işbirliği yaparak çocuklarının devam ettiği okullardaki sivil toplum kuruluşu olan okul aile birliği oluşumlarına katılmalı; bu olmuyorsa, kendileri bir dayanışma grubu kurarak olası hak kayıplarının önüne geçmek için birlikte hareket etmelidir.

Okul aile birliğinin görev alanları şunlar olabilir: Öğrenci velilerini temsil etmek. Velileri okul yönetiminin eğitim uygulamaları hakkında bilgilendirmek. Öğretmenler ile veliler arasında güvene dayalı ilişki kurulmasını ve mevcut ilişkilerin pekiştirilmesini sağlamak. Velilerin görüş, öneri ve isteklerini okul yönetimine iletmek. Eğitim öğretim etkinliğinin olmadığı günlerde düzenlenecek sosyal etkinlikler oluşturmak ve bu konudaki çalışmalarını okul yönetimiyle paylaşmak. Kullanılacak öğretim materyalleri konusunda öğretmenlerle işbirliği yapmak. Bir öğrencinin okulda karşılaşabileceği sorunlar hakkında öğrenciye ve ailesine destek olmak üzere gerekli koruyucu ve kollayıcı tedbirleri önceden alarak bütün paydaşları bilgilendirmek. Bir öğrencinin disiplin cezası veya benzer nedenlerden dolayı okuldan uzaklaştırılmasıyla ilgili olarak verilecek kararlarda ve uygulamalarda okul yönetimi, veli ve öğrenciler arasında köprü görevini kurmak. Yıl içinde kutlanan özel günler için öğretmenlerle işbirliği yapmak.

“Bütün bu görev ve sorumlulukları bir tek okul aile birliği ile sağlamak mümkün mü?” diye sorarsanız; tek kelime ile “Evet” demek mümkündür. Velilerin örgütlü hareket etmesi halinde, veli derneğinin yasa ve yönetmeliklerle tanımlanmış görev ve sorumluluk alanlarındaki girişimlerinden olumlu sonuç alması mümkündür. Yerel mevzuatlara göre, hemen her okul türüyle ilgili düzenlemeler yapılmış olup, bu düzenlemeler içinde okul aile birliklerine de özel yer verilmiştir. Önemli olan okul aile birliğinin yasa ve yönetmeliklerle tanımlanan görevlerini, sorumluluk alanlarını öğrenmek ve öğrenci, öğretmen, veli işbirliğinde birlikte hareket edecek eğitim atmosferinin oluşturulmasıdır. Yeter ki niyetler iyi olsun; sonuçlar da iyi olur. Okul aile birliğinin faaliyetleriyle ilgili bilgi edinmek için gerekli bilgi, belge ve dokümanlara ulaşılması kolaydır. Bu konuda yazılmış, örnek uygulamalara da yer verilen kitapları seçkin kitapçılarda ve yayınevlerinde bulmak mümkündür. Öğrenci, veli ve öğretmenlerle ilgili kararlarda okul aile birliği temsilcisinin öğretmenler kuruluna katılma, söz söyleme, alınacak kararlara müdahil olma hakkı vardır; bu hakkın kullanılması uygulamada önemli bir farkındalık yaratmaktadır.

Okul çağında çocuğu olan her veli okul aile birliğine üye olabilir. Bu okul aile birliği, bir okula devam eden çocukların bütün velilerinden oluşan bir tüzel kişiliktir. Bunun yanı sıra kimi velilerin kendi aralarında oluşturduğu girişim grubu şeklinde de örgütlenmek mümkündür. Bu örgütlerin bütün velilerin ortak oluşturduğu çok dilli ve çok kültürlü yapıda oluşturulması, ortak hayatın kolaylaştırılmasına ve yeni dostlukların kurulmasına vesile olabilir. Bu birliklere üyelik ve burada yapılacak çalışmalar tamamen gönüllülük esasına dayalı olup, çalışmalardan hiçbir maddi menfaat sağlanılmamaktadır. Bazı veliler bu alanda faaliyet gösterecek yeterli zaman bulamayabilir. Bazı veliler de okul, öğretmen ve çocuklarının velileri ile ilgili konulara özel ilgi duyar ve okul aile birliği faaliyetleri için yeterli zaman ayırabilir. Bu veliler okul aile birliğinde hem öğretmenlerin, hem de diğer velilerin temsilcisi olarak görev yaparlar.

Bu temsilcilerin okul aile birliği faaliyetleri içinde yapacağı çalışmalar, dernek tüzüğü ve yerel mevzuata göre gerçekleştirilir. Okul aile birliği üyeliği ilk ve ortaokullarda genel olarak birer yıllık sürelerle yapılırken lise ve dengi okullarda iki yıl sürebilir. Burada yöneticilik yapanların görevleri de çocuğunun öğreniminin bitmesi, velinin istifa etmesi, derneğin veya birliğin dağılmasıyla birlikte sona erer.

Okul aile birliklerinin bir çatı de örgütü vardır. Üye derneklerden oluşan çatı örgütü, gerektiğinde eğitim bakanlığının okullarla ilgili konularda görüş aldığı veya velilerin görüşlerini sunduğu bir tüzel kişiliktir. Bu çatı örgütü yönetiminde görev alan veliler, eğitim öğretim ile ilgili temel konularda eğitim bakanlığı ile birlikte çalışılır ve gerektiğinde ders planları, yönetmelikler, kayıt kabul işlemleriyle ilgili yasal düzenlemeler, veliler veya veli dernekleri tarafından yapılan şikâyetler ile ilgili konularda çalışmalar yapar. Bu çalışmalar bireysel değil; ilgili bakanlık, öğrenci, veli, öğretmen ve görüşülen konuyla ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinden oluşan çalışma grupları veya ihtisas komisyonları içinde yürütülür.

Bütün çabalara rağmen Avrupa ülkelerindeki okul sisteminin dışında kalan öğrenciler, her hangi bir yaş sınırı aranmaksızın eğitimlerini Türk eğitim sistemi içinde açık ve uzaktan öğretim yoluyla da tamamlayabilirler. Bunun için Avrupa ülkelerinde yaşayan ve Türkçe bilenlere yönelik olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Açık Öğretim Ortaokulu ve Açık Öğretim Lisesi’ni dışarıdan, okula gitmeden bitirme imkânları vardır. Hauptschule veya Mittelschule denen okul türlerini bitiremeden ayrılanlar, Açık Öğretim Ortaokuluna, daha üst eğitim kurumlarına devam ederken eğitimi yarım kalanlar da Açık Öğretim Lisesine devam ederek lise diploması alabilirler. Bu okulları bitirdikten sonra Türkiye’deki bir üniversitede veya Anadolu Üniversitesi açık ve uzaktan öğretim sistemine göre eğitim verilen yükseköğretim programları ile Avrupa ülkelerinde de üniversite hayallerinin gerçekleşmesi mümkündür (Ayrıntılı bilgi için, https://bap.anadolu.edu.tr/ adresine başvurulabilir)

 

Bu vesile ile yeni öğretim yılının öğrencilerimizin, velilerimizin ve bütün paydaşlarımızın beklentilerini karşılayacak şekilde sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir şekilde sürmesini dilerim.

Menzinger Str. 3 80638 München, Deutschland - 49 89 17 81 911

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.